Burdur'da ormanlık alanda eşi tarafından tecavüze uğrayan kadının kan donduran ifadesi!

Burdur'da evlerinde çıkan tartışma sırasında eşi İsmail Işık'ı (32 yaşında) pompalı tüfekle öldüren Ayşe Işık (28), kendisinin de evlilik boyunca sürekli şiddete maruz kaldığını mahkemeye anlattı ve yaşadıklarınızı anlattı. Ayşe Işık, eşinin kendisini ormana götürdüğünü ve onu ters ilişkiye zorladığını söyledi.

Burdur'da ormanlık alanda eşi tarafından tecavüze uğrayan kadının kan donduran ifadesi!

Burdur'un merkez Düğer köyünde yaşayan 10 yıllık evli, Ayşe- İsmail Işık çifti arasında başlayan tartışma kanlı bitti. 3 çocuk annesi Ayle Işık, 28 Mayıs sabahı tartışmaya başladığı eşi İsmail Işık'ı "çift namlulu" denilen pompalı tüfekle vurdu. İsmail Işık hayatını kaybederken 112 acil çağrı merkezini arayarak ihbarda bulunan Ayşe Işık, jandarma ekiplerince gözaltına alındı ve daha sonra da tutuklandı. Ayşe Işık'ın "Bedeni ve akli açıdan savunmasız olan eşini kasten öldürmek" suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanma davası Burdur Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlatıldı.

Duruşmaya tutuklu olarak katılan sanık Ayşe Işık ile birlikte annesi Aliye Demir'in ve babası Süleyman Demir'in ve merhum İsmail Işık'ın babası Ali Işık ile tarafların avukatları katıldığı görüldü.

Burdur'da ormanlık alanda eşi tarafından tecavüze uğrayan kadının kan donduran ifadesi

‘EVLERİNE GÖTÜRDÜ VE TECAVÜZ ETTİ’

Ayşe Işık, verdiği ifadesinde 10 yıl süren evliliği boyunca sürekli şiddete maruz kaldığını belirterek, şunları söyledi: “10 yıl boyunca konuşamadım. Sessizdim. 2012 yılında başkasıyla nişanlandım. Başkasıyla nişanlı olmama rağmen İsmail Işık yolumu kapatıyordu. Bana takıntılı. O ısrar ettiğinden bir gün onunla buluşmak için arabasına bindim. Daha sonra beni evlerine götürdü ve bana tecavüz etti. O dönemde babam cezaevindeydi. Bu olayı kimseye anlatamam. İsmail ile evlenmek zorundaydım. 10 yıl boyunca tacize uğradım. 10 yıl boyunca bu bardağın neden orada olduğunu, bu suyun neden orada olduğunu, bu çatalın neden orada olduğunu söyleyerek dayak attı. İlk çocuğum doğduğunda kabul etmedi. “Bebek benim değil, kimden aldın?” dedi. Sürekli şiddet görüyorum. 2015 yılında ikinci çocuğuma hamileydim. "Kimin çocuğu? Kiminle yatıyorsun?" diye sürekli olarak söyledi. 10 yıldır suskundum. Sessizdim. Sürekli ölüm tehditleri alıyorum. ürekli çocuklarımı ve ailemi öldürmekle tehdit ediyordu”

'ORMANA GÖTÜRÜP TERS İLİŞKİYE GİRDİ’

Gözyaşları içinde ifade veren ve eşi hakkında 2016'da uzaklaştırma kararı çıkardığını söyleyen Ayşe Işık, şöyle devam etti:

“Akşam eve geldi. Daha sonra beni arabaya bindirip ormana sürdü. İşte bana vurdu. elini arabanın camına koydu ve beni kayalık sahilde yürüttü. Ayağımın tabanı kırıldı. Ben bu durumdayken benimle ters ilişkiye girdi. "Sana bu deneyimi yaşatmayı seviyorum" dedi. Bana İsmail'le kavga sırasında kız kardeşime tecavüz ettiğini söyledi. Kız kardeşime bu olayı sorduğumda o da bunu doğruladı. İsmail beni sürekli tehdit ettiği için kimselere anlatamadım. Kız kardeşimi yaşadığımız eve götürmemi istedi. Beni öldürmekle tehdit ettiği için bu dediğini de yapmak zorunda kaldım. Sürekli çocuklarımı ve ailemi öldürmekle tehdit etti. Evde sopası var. Her gün dayak yiyorum. Her gün şunu düşünüyorum: “Bugün neden dövülüyorum? » Kolumu kırmak için sopa kullandı. Sürekli başka kadınların peşindedir. İlaç kullanıyor. 'İlaç alırken sana vurmayı sevmiyorum' dedi. Sık sık alkol alıyor ve çocuklarını ihmal ediyor. Ben ve çocuklarım çok açtık. Ailemden ve komşularımdan sürekli olarak kaçak yiyecek getiriyordum. Evle ilgilenmiyor ve bizimle ilgilenmiyor. Etkinlikten önce 20 Mayıs'ta sünnet törenimiz vardı. Düğün için toplanan para çok az olduğu için beni yine dövdü"

Ayşe Işık, olay gününü şöyle anlattı:

"Olay günü İsmail'le düğüne gittik. Çocuklarımı annemin yanına bıraktık. Düğünden döndükten sonra İsmail 'Ben çıkıyorum' dedi. arkadaşlarım.' Ben de annemin evine gittim, bir süre sonra dedim ki: 'İsmail beni bulamadan eve gelirse kızar.' Dedim ve eve gittim. En küçük oğlum epilepsi hastası. Eve döndüğünde ateşi vardı. İsmail'i aradım. “Çocuğu hastaneye götürmemiz lazım” dedim. "Benim işim var, kendine iyi bak" dedi. Elinde bir şişe birayla geldi. 'Sen ne işe yararsın’ dedi ve yüzüme vurmak için elinin tersini kullandı. Saçımı çekip beni yatak odasına götürdü. "Hadi birlikte uyuyalım" dedi. Ben de "Çocuğu hastaneye götürelim, ne istersen yapalım" dedim. Bana şöyle dedi: "Zaten başkasıyla yattın, neden benimle yatmak istemiyorsun?" Çocuk ağlıyor. "Sessiz ol evlat, eğer benim için susmazsan çeneni kapatıp seni öldürürüm" dedi. » Bu bana odamda yatarken söylendi. Tüfek yatak odasında ayaklarının dibinde duruyordu. Hemen yanında bir sopa var. Ben onu almaya çalışırken İsmail beni gördü ve odadan çıktı. "Nereye gidiyorsun?" Söyledim. Asayı eline aldı. O anda silah patladı. Burayı hatırlamıyorum. İsmail'i öldürmek maksadıyla hareket etmedim. Olay, evde silahla bunu yapmasından korktuğum için silahı alıp odadan çıktığımda yaşandı. Silahı elime aldığımda ateş aldı. Nasıl olduğunu anlamıyorum. Olaydan sonra 112'yi aradım. Çok pişmanım."

Işık ayrıca 2020 yılında iki kişinin evine girerek kendisine tecavüze yeltendiğini bu olaya ilişkin şikayette bulunduğunu ve mahkemenin devam ettiğini belirterek, "Bu olayın ardından İsmail'in öfkesi ve şiddeti daha da arttı." dedi.

“Keşke Ayşe 10 yıl bu şiddete katlanmak zorunda kalmasaydı”

 Ayşe Işık'ın avukatı Ahmet Onaran, adliye dışında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Duruşmada duyduklarımıza inanamadık. Bizler Ayşe'nin 10 yılı aşkın süredir sistematik şiddete maruz kaldığını mahkemede tespit ettik. Mahkeme Ayşe'nin ifadesini değerlendirdi. Her şeyden önce biz Türküz. Bizim bu yargı sistemine ve mahkemelere büyük güvenimiz var. Gözaltında yargılama bazen kişiyi korumak için bir tedbirdir. Bunun şu anlama geldiğini düşünüyoruz. Ayşe'ye, avukat arkadaşlarımıza ve ailesine destek oluyoruz. Keşke Ayşe Türk Ceza Kanunu'nun birçok maddesinde yer alan şiddeti 10 yıl boyunca yaşamamış olsaydı. İnşallah bu yargılama sonunda mahkemenin hepimize “oh be” dedirtecek bir karar vereceğine ve Türkiye’deki ceza adaleti sisteminin yanı sıra hukuk sistemini de rahatlatacağına inanıyoruz. Ayşe'nin her adımında yanında olacağız" dedi.

Baba Süleyman Demir, şunları söyledi: “Öncelikle karşı tarafa taziyelerimizi iletiyoruz. Kızım 2 aylık, 8 ve 9 yaşındaki çocuklarını terk etti. Eğer elinden geleni yapmasaydı bunu yapmak zorunda kalmazdım. Biz Türk adaletine inanıyoruz. Kızımı her zaman sonuna kadar destekliyoruz. Karar Yargıtay'ındır" diye konuştu.